28 Şubat 2019 Perşembe

Ekran Kartı Nedir? Nasıl Çalışır? Çeşitleri Nelerdir?

Bilgisayar ekranındaki bütün yazı ve grafiğin oluşturulmasında işlemci ile ekran arasında görev yapan dönüştürücülerdir. Bilgisayarlarda görüntü kalitesi hem ekran kartına hem de monitöre bağlıdır. Ekran kartları harici ISA, VLB, PCI, AGP veya PCI-Express veriyollarını kullanan PC kartları olarak veya anakart üzerinde chipset içerisinde yerleşik olarak bulunmaktadır.
Günümüzde ekran kartları için Gpu üreten iki büyük firma bulunmaktadır. Nvidia ve AMD aralarındaki sürekli rekabetten dolayı her geçen gün Gpu mimarilerini güçlendirmekte ve kapasitelerini arttırmaktadır.Paylaşımlı ekran kartları verilen değer kadar RAM üzerinden kendi kullanımı için alan ayırmaktadır. Bu durumda RAM performansı düşecektir. Anakart üzerinde dahili olan ekran kartları genellikle kendi bellekleri olmadığı için paylaşımlıdır.

Ekran Kartı Bilgisayar Sisteminin 4 Bileşenini Kullanır.

  • Anakart: Ekran kartına veri için bağlantı ve enerji sağlar.
  • Mikroişlemci (GPU): Her bir pikselle ne yapacağı kararını verir.
  • Görüntü Belleği: Ekran kartına gönderilecek bilgileri geçici olarak tutar.
  • Monitör: Ekran kartında gelen bilgileri görüntüler.
Ekran kartlarının görüntü işleme gücündeki artış, aynı oranda güç gereksinimlerine de yansımıştır. Mevcut yüksek performans sınıfı ekran kartları büyük miktarda güç tüketmektedir. Merkezi işlemci birimi ve güç kaynağı üreticileri son zamanlarda verimliliğe daha fazla önem verirken; grafik işlemci birimlerinin güç ihtiyacı artmaya devam etmiştir, başka bir deyişle ekran kartı artık bir bilgisayardaki en fazla güç tüketen donanım olabilmektedir. Esasen güç kaynakları giderek güçlenmesine rağmen, PCI-Express (Pci-e) bağlantısının yarattığı kısıtlama nedeniyle güç destekleri 75 Watt ile sınırlıdır. Günümüzde, 75 Watt üzeri güç tüketen ekran kartları genellikle güç kaynağına direkt olarak bağlanma özelliği bulunan 6 pin (75 Watt) ya da 8 pin (150 Watt) kombinasyonlu soketler içerirler.

Görüntünün Oluşturulmasında Ve Monitöre Aktarılmasında Etkin Rol Alan Temel Bileşenler Şunlardır:

VGA BIOS: Ekran kartının çalışmasını sağlayan komutlar içermektedir. Yani ekran kartının ne zaman ne iş yapacağını bu bileşen belirlemektedir.
Grafik İşlemci (GPU): Ekran kartının beyni gibidir. Görüntü hesaplamalarını ve  görüntü  işlemlerini   mikroişlemciye   (CPU)  yansıtmadan  ekran  kartında gerçekleştiren bir yongadır.
Video RAM: Grafik işlemci  görüntüyü oluştururken hafıza olarak ekran kartı üzerindeki hafızayı kullanmaktadır. Bu da ana belleğin sadece CPU tarafından kullanılarak performansın artmasına sebep olmaktadır.
RAMDAC (dijital-analog çevirici): Ekran kartının görüntü belleğindeki dijital (sayısal)  verileri  monitörde  görüntülenecek  analog  sinyallere  dönüştürerek ekran kartının monitör çıkışına gönderir. RAMDAC’in verileri dönüştürme ve aktarma  hızı,  ekran  tazelenme  hızını  belirler.  Bu  hız  Hz  cinsinden  ölçülür. Örneğin  monitörün  ekran tazeleme  hızı  70  Hz olarak ayarlanmışsa  görüntü saniyede 70 defa yenilenir.

Ekran Kartı Çeşitleri

Fiziksel  yapısına  göre  ekran  kartları  onboard  (tümleşik)   ve  haricî  (genişleme yuvalarına takılan) ekran kartları olmak üzere ikiye ayrılır. Günümüzde çeşitli üreticiler tarafından her türlü kullanıma uygun olarak ekran kartları üretilmektedir. Veriyolu standardına göre ekran kartları; ISA, PCI, AGP, PCI-X ve PCI-e şeklinde gruplandırılabilir.

Bilgisayar Kasası Ve Çeşitleri Nelerdir?

Bilgisayar Kasaları 
Kasanın içinde anakart takma tapsisi, güç kaynağı yuvası, bi kaç tane 5.25″ ve 3.5″ lik yuvalar, arka tarafında soket boşlukları vardır.
Genellikle, birer tane yeniden başlat, açma ve kapama düğmesi veardır. Ama bazen yan bazı kasalarda ‘reset’tuşu da görülmüştür. Yatay ve dikey yerleşenleri alüminyum veya çelikten yapılanları ve boyut olarak değişik yapılarda mevcuttur.
Kasa Çeşitleri 
Yerleşim, boyut, takılabilecek donanım sayısı ve sağladıkları güç gibi özelliklerden dolayı kasaları çeşitlere ayırırız.



  • a65be9f50739dcdea1524ff520f087a6Desktop Kasa:
Yatay olur ve üzerine monitör konur. Çok fazla yer kaplamaz. Tower Kasaya göre çok yaygın değildir. Genişleme kartları dikey yerleştirildiği için standart donanım kart sayısı fazla değil




  • Tower Kasa:
Tower kasalar büyüklük açısından üçe ayrılır:
  1. Full-Tower: En büyükleridir. 60-90cm arasında bir yüksekliği vardır. Güçlü bir güç kaynağına sahiptir. Boyutu büyük olduğu için çok iyi derecede soğutma yapar.
  2. Mid-Tower:  Full-Tower’a çok benzese de ondan biraz daha kısadır.
  3. Mini-Tower: En popüler olan bu kasa 50-60 cm yüksekliğindedir ve Desktop kasalardan daha geniştir.
Slim Kasa: Hem yatay ham dikey olarak kullanılabilinir. Genelde Mid-Tower büyüklüğündedir.
Kasalar ile ilgili yazımızda bu kadardı. Umarız beğenmişsinizdir. Sorularınızı yorum kısmına yazarsanız cevaplarız. Teşekkürler. 

POWER SUPPLY (GÜÇ KAYNAĞI) NEDİR ?

Teknoloji geliştikçe ,az ısınan ve az güç tüketen bileşenler piyasaya çıksada ,daha yüksek oyun performansı isteyen kullanıcılar fazla güç tüketen ekran kartlarından almaları yada CrossFire/Sli düzeneği kurmaları gerekli. 
Özellikle işlemci ve ekran kartları ciddi derecede güç tüketimine sahipler.(Stok halde az güç çeken bir işlemci Hız aşırtma uygulandığı zaman çok fazla güç çeker.) 
işte power supplyda bu sisteme gerekli gücü veren donanımdır.
power gücü yetersiz olursa bilesenler için problemleri nelerdir...?
1-)sistem gerektigi düzeyden düşük bir degerde çalışır.
2-)sistemimiz reset atabilir.
3-)az bir olasılıktır ama power suply yanabilir.
4-)stabil çalışamaz ve sistemi stabil tutamaz.

POWER SUPPLY VERİMLİLİK NEDİR?


Power supply'ın prizden çektiği waat gücünden ,sisteme verdigi güç arasındaki oranlamadır.Burda önemli olan bu oranlara dikkat etmektir.
bu oranlara verimlilik denilir.nasıl yani?
Örnek ,
Sistemimiz 300W kullanıyor ve bizim 300w lik bir power supply'a ihtiyacımız var.
şimdi biz 400w lık bir power aldık ve bize yetecegini düsündük.Peki verimliliği nedir.?
diyelimki 400w - %65 verimliliği olsun sisteme 260w verdi.noldu yahu ben bunu 400w diye aldım sistem reset atıyor ,baska parcamı arızalı acaba diye kurcalar dururuz.
aynı 400w olan baska powerda %85 olsa bu verimlilik 340 w verir bize..
buraya kadar sıkıntı yok.ama üstünde verimlilik degeri yazmıyor ve bizkaç waat verdiğini bilmiyoruz.Ne yapacağız?
işte burda amper değeri devreye giriyor.
devam edelim... 
 )


AMPER DEĞERİ NEDİR? NEYE YARAR?







Amper elektrikte akım şiddeti birimidir. Birim zamanda geçen elektrik yükü miktarına elektrik akımının şiddeti denir.Ve A harfi ile sembolize edilir.
Günümüzde Ekran kartları – İşlemciler ve Anakartlar 12V kanalından gelen akımı kullanır.Diğer kanallar artık pek kullanılmıyor diyebiliriz.. 
12V kanalı , 0,5A ten başlayan amper degerleri veriyor.bizim için 12v kanalı önemli.iki tane 12v var ise bunların toplamı önemli degerlendirirken. 
işte bazı firmalar üstüne etiket koyar 600 waat diye peki öylemi?gercekte kaç..?
Üreticiler power supplylarda ,tek 12V kanalı yada birden fazla 12V kanalı sunabilirler.bir üstteki resimde çift 12 v var ve çift 12 v bize 408w olarak göstermiş.
Çift 12V kanalının olması ,Ekran kartı ile işlemci ayrıldığı için ,daha rahat akım verebilmek ve stabilite saglamak açısından mantıklıdır.
bazı firmalar 3v ,5v degerlerinide yükseltip bizi toplamda kandırmaya çalısabilirler
şimdi gelelim amper degerleri neden bu kadar önemli kısmına,,bize verimlilik hakkında bilgi verir.

Örnek : 
600W'lık power supply 12V toplamı 20A (240W) verebiliyor.%40 verimlilik demek.
600W'lık power supply 12V toplamı 35A (420W) verebiliyor.%70 verimlilik demek.
600W'lık power supply 12V toplamı 45A (540W) verebiliyor.%90 verimlilik demek.
şimdi resimi anlamak daha kolay...
500w diye satılan powerın resimde bize 408w olan kısım lazım.
yani siz bütün hepsini toplamayın sadece 12v lik kısmı önemli..
600w diye aldıgımız bir powerın degerlerine bakmaksak sistemimize yetmeme olasılıgı yüksektir.450w olan %90 verimlilige sahip powerdan bile kötü durumlarda olabilir,,boşa masraf.
veya neden pc reset atıyor diye aranır dururuz...
ohh..şükür bitti,,anladık veya bunları zaten biliyoruz diye düsünen arkadaşlarıma bir süpriz daha..

peki yazımıza devam edelim.Sistemimize lazım power hesabını yapacagız bunları göz önüne alarakta birde fıstığı yeşili var;
power supply yaşlanması...
oha oda ne..?diyebilir ve aklınızda espiriler ucuşabilir,yüzde bir tebessüm oluşabilir.. 
 
yaşlı dediysek eli bastonlu demedik.. 
 
devam edelim...

POWER SUPPLY YAŞLANMASI

Yapılan testlerde bir power supply 7/24 açık kaldıgında bir senede %25 civarı deger kaybına uğrar.
yani 24*365+6=8766 saatte bu değere ulaşılmıştır.
biz günde ortalam 6 saat açtığımızı ve sonuç olarak sistem çalışmasada prize takılıyken power supply bünyesinde elektirik barındırır.
6 saatten devam edelim biz. 6*365+6=2196 saattir.
buda bizim powerımızın yılda yaklasık %7 lik bir deger kaybına sebep olacagını gösterir.
örnekliyelim...
sistemimizin degerlendirmesini yaptık ve bize 300w lazım bizde hesabı yaptık ve 450w lık %80 verimlilige sahip bir power supply aldık.
400w*%80=320w dir.
tamam sistem çalısır sıkıntısız.ve %7 den yıllık kaybı yaklasık 23w dir.3 sene sonra 69w kayıbla 320w-69w= 251w civarı bir powerımız var.
sistemde problemler basladı...
bazen şu şekilde şikayetler olur..aldıgımda iyiydi şimdi ise resetliyor sistemim ve herkesin ortak cevabı işlemcin ısınmıştır macun ve fan temizliği yap şeklindedir.
hadi biz biraz büyük aldık reelde 400w vereni peki 3 sene sonra(28*3=84w) 316w kaldı ,,,halen yeterli ama ekran kartını veya işlemci yenilediğimizde yetmiyecek..
peki diger yaşlanma nedir..?bir tane daha mı var..?evet.
sistemimizi oluşturan donanımların zaman geçtikçe harcadığı enerji miktarı artar.
daha fazla kafa şişirmek istemem burada son veriyorum..
bu yazıyı okumasaydım mutlu mesuttum ben powerımla diye düsünebilirsiniz.

Yardımcı olabildiysem ne mutlu bana . 

25 Şubat 2019 Pazartesi

BİOS NEDİR ?

BIOS kısaltma olarak “Basic Input Output System” yani “Temel Giriş Çıkış Sistemi” anlamına gelen kavramdan oluşur. BIOS bilgisayarlarımızın ilk açıldığı andaki çalışabilme kıvılcımını, ilk ivmeyi barındıran sistem olarak düşünülebilir. BIOS, sistemin ilk açılışını gerçekleştirmek için yeterli olan bilgiyi içerisinde barındırır. Açılış sırasında bu sistem tarafından yapılan ilk iş bilgilerini kontrol etmektir. CMOS belleğinin görevini doğru yapabilmesi için az bir elektrik akımı bile yeterli olduğu için saat pili buna kaynak olmakta yeterlidir. Bu minik akım anakartlar üzerindeki (başka bir sorun olmadığında beş yıl bile dayanabilecek) piller tarafından karşılanır.
BIOS içindeki anakart zarar gördüğünde bilgisayar hiçbir şekilde açılmaz hale gelir. Zaman zaman sıfırlanan tarih ve saat ayarından şikayet etmemiz de yine aynı yerden kaynaklanmaktadır; sebep anakart üzerindeki bu minik pilin zayıflaması olabilir. Veyahut tamamen bitmiştir.


BIOS Görevleri ve Önemi Nelerdir?

BIOS zaman zaman güncellenebilir ancak bu da oldukça risklidir. Çünkü bu esnada yeni işlemcileri tanır hale getirmek istediğimiz sistem, ya elektrik kesintisi gibi bir sebeple ya da yanlış anakart güncellemesi yüklenmesi gibi bir durum sonucunda kullanılmaz hale gelebilir.
Bunları engellemek için kullanılan sistemlere de ikincil BIOS denilmektedir. Ayrıca “Dual BIOS”, “Safe BIOS” ve “Twin BIOS” olmak üzere farklı çeşitleri de sayılabilir. Bu türlere bakarak BIOS çiplerinin gelişimi hakkında ve kullanılabilecekleri avantajlı konumlarla amaçlar hakkında farklılıklar gözlemlenebilir.
Kalıcı bir yazılım olan BIOS bilindiği gibi bilgisayarın açılışında rol oynar, temelde sistemle donanımlarımız arasında bağlantı kurulmasını sağlar. Bu ilişkileri düzenleyen görevi ile BIOS olmazsa olmazdır. İletişim protokollerinin belirleyicisidir; başka bir deyişle bilgisayarımızı açmak için tuşuna bastığımız andan itibaren tüm donanımları sıra ile işlemciye tanıtma görevini gerçekleştirir.
BIOS salt okunur yapıdadır; ROM kalıcı belleği kapsamında olduğu için de eğer güç kesilse bile silinmez. Görevi gereği sabit şekilde açılış yönergelerini depolar.

Teknik Olarak BIOS

Teknik olarak düşününce BIOS nasıl oluşur sorusunun cevabı şöyledir; EEPROM (Electrically Erasable Programmable Read-Only Memory) yani Elektriksel olarak silinip programlanabilen salt okunur bellek) adıyla anılan hafızaların üstüne, anakartla uyumlu çalışabile çeşitli yazılımların monte edilmesi sonucunda oluşur.
Aslında bu sebeple BIOS boyut olarak çok büyük de değildir. Ancak günümüzde giderek yeni nesil anakartlarda yönetilmesi gereken işlem sayısı çoğalmakta; bu yüzden de daha büyük boyuta sahip BIOS ihtiyacı doğuyor. Alternatif bir yol olaraksa bu tip BIOS için flash bellek eklentisi kullanılabiliyor. Burada yine beklenen en büyük özellik elektriksel sinyallerle hafızada değişiklik yapmakta kullanılabilmesi.

BIOS Menüleri

BIOS özel müdahale dışında, kendi içinde yer alan bilgilerin silinemeyeceği bir yapıya sahip olduğundan menü seçenekleri dahil herhangi bir silinmeye olanak sağlamaz. Örneğin, BIOS menüsü açılınca karşınıza gelecek olan seçenekli tüm menü veya yazıları sabittir. Bunun sebebi de menünün içeriğinin de ROM (Read Only Memory) yani salt okunur bellekte saklanması olarak karşımıza çıkar. Bunlar her zaman sabittir ve silinemez ancak diğer yandan da menü ile içindeki ayar olanakları bize BIOS üzerindeki farklı bir bölge ya da kısmı etkileme şansı tanır. Buna göre de seçili alanda değişiklik yapılabilmesi mümkün kılınır.
BIOS koruyucu pilinin çıkarılması sonucunda fabrika çıkış ayarlarına döndürülebilir. Yani BIOS bilgileri “reset” işlemi gerçekleştirmiş olacak. Bir anlamda da kalıcı bölge (ROM haricindeki veriler) düzenlenerek otomatik olarak da fabrika çıkış ayarlarına döndürülecek.

BIOS Setup ve POST Ekranı

POST “Power On Self Test” kavramının kısaltması olarak karşımıza çıkar. Her bir bilgisayarın kullandığı işletim sisteminin ilk etapta  yüklenmesinden hemen önce gerçekleştirdiği standart bir dizi işleme bu ad veriliyor. Siz de bilgisayarınızın güç düğmesine basıldıktan sonra bu ekran BIOS aslında bilgisayarı sınarken karşımıza her zaman gelir. Bu ekran tam olarak POST ekranı denilen kısımdır.
Peki burada neler bulunur? POST ekranında kullanılmakta olan işlemci hızından, bilgisayara ait bellek miktarına kadar pek çok temel bilgi yer alır. Bir de veri saklama cihazları gibi geniş donanım bilgileri bu ilk ekranda karşımıza gelir. Bilgisayarın açılışı esnasında, ekranın altında ekranda gördüğümüz standart yazı olan “Press DEL to Enter Setup” yani “Setup” Ekranına Girmek İçin DEL Tuşuna Basınız açıklaması da burada karşımıza çıkar.
Bu ifadede kastedilen POST ekranı ardından gelen Setup ekranı aracılığıyla istersek BIOS üzerindeki ayarları değiştirebiliriz. Eski sabit bilgisayarlarımızı hatırlayacak olursak POST işlemi sırasında bir hata bulunmadığı durumlarda bir bip sesinin ardından işletim sistemi yavaş yavaş yüklenmeye başlardı. Bu aşamada makine BIOS, POST ve her ikisi ile ilişkili işlemleri bitirmiş olurdu. Bir sonraki aşamada ise bilgisayarın denetimi asıl işletim sistemine devrediliyordu.
Halen temel işleyiş aynı şekilde ilerlemektedir. Her gün bilgisayarımızın açma tuşuna bastığımızda enerjiyle ilk buluşan BIOS  uyanıp, bir anda başlangıç ve denetim için gereken tüm işlemleri yönlendirip yazılımların bulunduğu bellek modülü olarak derhal harekete geçiyor.

21 Şubat 2019 Perşembe

HARD DİSK NEDİR ?

Harddisk nedir?

Bilgisayarlarda bellek, mikroislemci ve diger çevre birimler arasinda üretilen bilgilerin kalici olarak ortama sabit disk denir. Bilgiler kalici olarak disketlerde de saklana bilir ama disketlerin kapasitesi ve hizi düsük oldugu için daha cok bilgi tasima ve kopyalama için kullanilir.




Sabit disklerdeki bilgilere disketten daha hizli erisilebilir.asbit disk vakumlu( havasi alinmis ve sürtünmenin en aza indirgenmis) bir metal kutu içerisine yerlestirilmis disklerden meydana gelir.

Sabit disk içerisinde her disk yüzeyine ait bir okuma yazma kafasi mevcuttur. Bu okuma yazma kafalari disk yüzeyine degmeyip tamamen manyetik alan mantigi ile okuma-yazma islemi yapar. Gerek disklerin, sürtünmesi en aza indirgenmis bir kutu içerisinde saklanmasi, gerekse her disk yüzeyine ait okuma-yazma kafasinin bulunmasi bilgilere erisim açisindan çok önemli bir hiz kazandirmaktadir.

Sabit diskler ayrica kafa, sektör ve silindir sayilarina göre de ayrilmaktadir. Bir sabit disk kullanildigi isletim sistemine uygun olarak formatlandiginda silindir denilen bölümlere ayrilir. Disklerin her bir yüzündeki silindir parçadi iz olarak adlandirilir. Herbir iz sekilde görülen esit paçalara ayrilmistir. Bu parçalara sektör adi verilir. Herbir sektör 512 byte'tan olusur. Sabit disk, bilgileri sektör ve track'lara göre düzenler.

SABIT DISK NELERDEN MEYDANA GELMISTIR

Alüminyum, alüminyum magnazyum bileseni üzerine nikel ve fosfordan bir ara tabaka etlenmistir. Bu yapinin üzerine manyetize edilmistir. 50 ile 100 nanometre kalinliginda ferro manyetik bir tabaka eklenir. Son olarak bu manyetik tabakayi koruyan ince bir film tabakasi kaplanir.
ızler, sektörler ve manyetık kafalar Diskler ve hard diskler arasinda çok büyük farklilik olsa da, temeller esittir.


19 Şubat 2019 Salı

MONİTOR NEDİR ? NE İŞE YARAR? HANGİ MONİTOR MARKASI DAHA İYİ?


Monitör Nedir? Ne İşe Yarar?

Monitör, bilgisayar üzerinde yapılan işlemlerin kullanıcılara gösterilebilmesi için kullanılan elektronik ya da elektro-mekanik aygıtların genel adıdır. Monitörler, başta televizyon ve bilgisayar olmak üzere birçok elektronik cihazın en önemli çıktı aygıtı konumundadır. Monitör, plastik bir çerçeve içerisinde gerekli elektronik devreleri, güç transformatörünü ve görüntüyü oluşturan birimleri içerir. Monitörle bilgisayar arasındaki iletişim ekran kartı aracılığıyla sağlanır. Monitörden çıkan veri kablosu bilgisayar kasasında ekran kartında bulunan porta bağlanır. Monitörlerin boyutları inç ölçü cinsiyle ifade edilir. Bu boyutmonitör ekranının bir köşesinden karşı çaprazındaki diğer köşesine olan uzaklıktır.



Monitör Çeşitleri


Monitörler CRT ve LCD olmak üzere ikiye ayrılırlar. CRT monitörler tüplü televizyon şeklindeykenLCD monitörler daha ince bir yapıya sahiptir.

CRT Monitörler

Bir monitörü meydana getiren en önemli parça, çeşitli elektronik devrelerle birlikte, CRT (Chatode Ray Tube – Katot Işınlı Tüp) denilen havası boşaltılmış ve ön yüzeyi binlerce fosfor noktacığından (dot) oluşan koni şeklindeki tüptür. Bu tüpün geniş tarafı dikdörtgen şeklindedir. Diğer dar tarafında ise elektron tabancası bulunur.
Tabanca içerisindeki katot levhaları tel fleman (ısıtıcı) ile ısıtılır ve tüp içerisinde serbestçe dolaşan elektron bulutu oluşturulur. Negatif kutuplandırılan katotlar ile pozitif kutuplandırılan ekranın iç yüzeyi arasında büyük bir gerilim farkı uygulandığında katotlarda oluşan elektronlar dış yüzeye doğru fırlar.
Sabit olarak yerleştirilen odaklama elemanları bu elektronları bir araya getirerek bir ışın halinde ekranın orta yüzeyinde odaklar. Bu ışını, ekranın istenilen taraflarına yönlendirmek için elektron tabancasının etrafında yatay ve dikey saptırma bobinleri bulunur. İşte bu ışının ön yüzeyde gezdirilmesi suretiyle ortaya görüntüler çıkar.
Ekran kartından sinyal geldiği müddetçe bu ışında monitörün sol üst köşesinden başlayarak fosfor ile kaplı ön yüzeyi tarar. Noktanın hızlı bir şekilde hareket etmesiyle beraber görüntü oluşur. 
Elektron demetinin ekranda saniyede kaç resim tarayacağı ekran kartı tarafından belirlenir. Bu değer saniyede 50 ile 120 arasında değişir. Bu değerler “tazeleme” frekansı olarak isimlendirilir. Değerin yüksek olması görüntü kalitesininde artmasını sağlar. Değer düşük olursa monitörde gözü yoran kıpraşımlar daha da fazla olacaktır.
Renkli monitörlerde renklerin oluşması için üç temel renk (kırmızı-yeşil-mavi) kullanılır. Her renk için elektron tabancası içerisinde bir ışın demeti oluşturan eleman vardır. Ayrıca ekran yüzeyi de üç ayrı renkten oluşan fosfor tabakasından oluşur. Bu tabakalar delikli bir maskenin arasından aydınlatılır. Hassas bir şekilde ayarlanan bu deliklerde her renge ait ışın demeti sadece o renge çarpar.
Monitördeki her nokta üç ayrı renkteki fosfor damlacığından oluşur. Bu üç fosfor damlacığı da bir araya gelerek “pixel” leri oluşturur. Birbirine en yakın aynı renkteki iki noktanın merkezleri arasındaki uzaklığa “dot pitch” denir. Nokta aralığı anlamına gelen bu ifadenin bugünkü değerleri 0.24 mm ile 0.28 mm arasında değişmektedir. Bu değerlerin küçük olması görüntü kalitesinin artmasını sağlar.

LCD Monitörler



LCD (Liquid Cyristal Display) monitörlerde görüntü sıvı kristal diyotlar yardımıyla sağlanmaktadır. Bu diyotlara gerilim uygulandığında, içlerindeki moleküllerin polarizasyonu değişmekte ve beraberinde de diyotun geçirgenliği değişmektedir. Bu duruma dijital saatlerde de rastlanmaktadır. Normalde şeffaf olan bu diyotlara gerilim uygulandığında geçirgenliklerini kaybederler ve siyaha dönerler. Renkli LCD monitörlerde ise çok ufak ve birden fazla diyot kamanı kullanılarak görüntü alınmaktadır.
LCD monitörler DSTN ve TFT olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. Ucuz olan ve “passive matrix” teknolojisini kullanan DSTN (Dual-Scan Twisted Nematic)’ler çözünürlükleri ve görüş açıları TFT’lerden düşük olan monitörlerdir. Bu monitörler genelde dizüstü bilgisayarlarda kullanılmaktadır. TFT (Thin Film Transistor)’ler ise “active matrix” adı verilen ve görüntüyü daha parlak ve keskin gösteren bir teknoloji kullanırlar. TFT’lerde her piksel bir ya da dört transistör tarafından kontrol edilir ve bu sayede flat panel ekranlar arasında en iyi çözünürlüğü sunarlar.



17 Şubat 2019 Pazar

Fare (Mouse) Nedir? Çeşitleri Nelerdir?





Fare yada İngilizce bilinen adıyla Mouse bir bilgisayarda imleci istenen konuma getirmek ve kullanıcı tarafından verilen komutları işletim sistemine veya ilgili programa aktarmak üzerine görev alan bir donanım aygıtıdır.
Standart olarak Fare üzerinde belirli görevleri yapmak üzere tanımlanmış üç adet (sağ, sol ve tekerlek) tuş bulunmaktadır. Ancak bazı mühendislik, mimarlık için kullanılan fareler ile gaming dediğimiz oyuncu farelerinde ek tuşlarla çeşitli görevler tanımlanabilmektedir.
Dünyada ilk Fare (Mouse) 1964 yılında Douglas Engelbart tarafından icat edilmiştir. Bilişim teknolojileri alanından önemli bir buluş olan farenin icadı ile bilgisayar kullanımı daha kolay hale gelmiştir.

Fareler Bir Bilgisayara Bağlanma Şekline Göre Kendi Içerisinde Altı Kısma Ayrılmaktadır. Bunlar;

  • Kablolu Fare: PS2 veya USB Kablo ile bağlantı sağlanır.
  • Kablosuz Fare: İçerisinde Çip’e sahip bir aygıtla çalışır.
  • Kızılötesi Fare: Kızılötesi ışığı kullanırlar.
  • Radyo-Dalgalı Fare: RF Kullanarak çalışırlar.
  • Bluetooth Fare: Bluetooth Teknolojisi kullanırlar.
  • 3D Fare: Yüzük gibi parmağa takılan model. Kantek firmasının başarısız bir ürünü.

Hareketi Algılama Şeklinde Göre Ise Fareler;

  • Mekanik Fare: Yuvarlak topa sahip faredir.
  • Optik Fare: Işık yayan diyot ve fotodiyotlar kullanılır.
  • LED Fare: LED’lerin yaydığı ışığı kullanır.
  • Lazerli Fare: Optiktirler. Oldukça hassastırlar.
  • Dokunsal Fare: Logitech’in çıkardığı proje aşamasında kalan fare çeşididir.
  • Touchpad Fare: Dizüstü bilgisayarlarda kullanılır. Klavye yanında bulunur. Entegredir.
  • Trackpad Fare: Apple’nin ürettiği bilgisayarlarda kullanılır

İYİ GÜNLER...

Akıllı televizyonda gelinen son nokta

Amerika Birleşik Devletleri’nin Las Vegas şehrindeki teknoloji fuarı ( CES ) akıllı televizyonlarda gelinen aşamayı gözler önüne serdi. ...